MERDİVENCİ ADAM

       Bir varmış bir yokmuş. Evvel zaman içinde kalbur zaman içinde Beykoz'da Kılıçlı diye bir köy varmış. Bir yaz günü Merdivenci Adam bu köy civarında kır gezisi yapıyormuş. Yaşlı bir adamla karşılaşmış. Selamlaştıktan sonra yaşlı adama karnını doyurmak için nereden yiyecek bulabileceğini sormuş. Yaşlı adam da ona bu köyün ormanında yiyecek olduğunu söylemiş.

Burada çok güzel çilekler var, demiş. Kiraz ağaçları, elma ağaçları, dut ağaçları, armut ağaçları var istediğinden toplayıp yiyebilirsin demiş. Karpuz demiş, karpuz da var mı? Karpuz yok, demiş yaşlı adam. İlla da karpuz isterim, demiş Merdivenci Adam. Yok işte ne yapalım olanlardan ye, demiş yaşlı adam. Bu sıcakta soğuk bir karpuz, böyle güzel bir yerde ne güzel yenirdi demiş, Merdivenci Adam. 

Etraf çok güzelmiş gerçekten hava sıcakmış, hafiften bir rüzgar esiyormuş ağaç yaprakları hışır hışır şarkı söylüyormuş. Kuşlarda cıvıl cıvıl eşlik ediyormuş yapraklara. 

Tamam, demiş Merdivenci Adam. Madem karpuz yok armut yiyelim öyleyse. Gitmişler birlikte armut ağacının olduğu yere. Armutlar çok güzel gözüküyormuş sarı sarı, fakat yüksektelermiş. 

Yaşlı adam sen çık topla demiş ben çıkamam ağaca. Çıkarım tabii, hemen bir merdiven yapalım önce. Kuru dalları iple bağlayıp, bir merdiven yapmış hemen Merdivenci Adam. Toplamışlar armutları, yemişler doymuşlar, birazda yanlarına almışlar. 


Merdiveni bana verir misin? demiş yaşlı adam. Benim çok işime yarar bu merdiven, çatımı onarmak için kullanabilirim. Karşılığında sana bu pusulayı veririm demiş. Tamam demiş Merdivenci Adam. Ne işime yarar ki bu. Kaybolursan buralarda Kuzeye gidersen deniz kıyısına ulaşırsın, oradan Batıya gidersen Beykoz'a, Doğuya gidersen Şile'ye ulaşırsın demiş. Ben kaybolmam demiş Merdivenci Adam.  Yükseğe çıkarım gideceğim yeri görürüm demiş. Sana iyi şanslar demiş yaşlı adam ve ayrılmışlar. 

Merdivenci adamın uykusu gelmiş ağacın gölgesinde uyumuş. Uyandığında yoluna devam etmiş. Her tarafta yüksek ağaçlar varmış ne tarafa gideceğini şaşırmış Merdivenci adam. Hemen kuru dallardan merdiven yapmış kendine, ağaçların en üstlerine çıkmış ama her tarafta ağaçlar, varmış başka bir şey gözükmüyormuş. 

Pusulasına bakmış. camın içinde su, suyun ortasında da dönen bir çubuk varmış. Pusulayı ne tarafa çevirse çubuk aynı yeri gösteriyormuş. Çubuğun gösterdiği tarafa gideyim bari demiş. Çubuk hep kuzeyi gösterirmiş. Kuzeye giderek deniz kıyısına ulaşmış. Orada ateş yakmış sonra da çay yapmış kendine. Daha sonra balık tutmuş. Çadırını kurup akşam orada yatmış. Sabahleyin erkenden kalkıp güneşin doğduğu tarafa doğru gitmiş. Böylece Şileye doğru yolculuğu başlamış. Acaba onu ilerde neler bekliyormuş?... 

                                                                            Erman Ertürk 21.12.2020